Bozyazı İlkokulunu bitirdikten sonra gittiğim Adana İmam Hatip Lisesi, benim için apayrı bir hayat okulu olmuştu. İlk defa böyle büyük bir kente gidiyordum.
O dönemde Anamur’dan Adana’ya gitmek çok zordu.
Ali Yalnız diye bir kişinin kırık dökük bir otobüsü vardı. Şu anda 5 saatte alınan yol o dönemde neredeyse bir gece, bir gündüz sürüyordu.”Akis” kırdığı zaman yolda kalmak da cabası.
Adana…
Benim gençlik dönemimin başlangıç noktasına damgasını vuran İl…
Adana İmam Hatip Lisesine gitmeden önce babamın Adana hakkında anlattıklarını dinleyince burada okumak için adeta zamanla yarışıyordum…
Anlatılanları tuttuğum günlüğüme yazmıştım ve beni çok etkilemişti.
Babamın çok miktarda muz bahçesi vardı…
Yetiştirdiği muz’ları Adana’dan KÖSELER diye anılan bir komisyoncuya veriyordu…
O dönemde şimdilerde olduğu gibi muz tüccarları ve muz sarartma tesisleri yoktu…
Üreticiler yetiştirdiği ürünleri ya gemilerle İstanbul’a ya da üstü açık kamyonlarla Mersin’e veya Adana’ya satmaya götürürlerdi.
İlkokulu bitirdiğim yıllarda Adana ile Köseler kelimeleri adeta zihnime kazınmıştı.
Adana orta öğrenim yapacağım yer…
Köseler de babamın muzlarını alan kişiler…
Babam askeri malulü olduğu için Adana’nın kurtuluşunu anlatırken marşlar söyler, heyecanlanırdı…
Babamın anlattıklarını akşamleyin günlüğüme özet olarak yazıyordum.
Adana: Osmanlı Padişahlarından Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinde Osmanlılara bağlanmış…
1.Dünya savaşında Fransızlar tarafından işgal edilmiş…
Kurtuluş savaşında büyük kahramanlıklar göstermiş…
İşte benim okumak için gideceğim yer böyle bir yerdi…
Bir de güvenebileceğim kişilerden Muz ticareti ile uğraşan KÖSELER vardı.
Adana’ya okumak için 1957 yılında gitmiştim…
1957 yılında 22’inci Türkiye Cumhuriyeti hükümeti baştaydı…
Hükümetin başında da başbakan sayın Adnan Menderes vardı…
1950 yılında Cumhuriyet Halk Partisi hükümetleri sona ermiş ve Demokrat Parti hükümetleri göreve gelmişti…
19-20-21-22 ve 23’üncü Cumhuriyet hükümetleri Adnan Menderes’in 5 ayrı zamanda kurduğu Adnan Menderes hükümetleriydi…
Ben Adnan Menderes’in 09.12.1955-25.11.1957 tarihleri arasında 4’üncü Adnan Menderes hükümeti olarak görev yaptığı bir dönemde okumak için Adana’ya gelmiştim…
Ben Adnan Menderes adını daha çocukluğumda babamın anlattıklarından öğrenmiştim…
Dolu-dolu geçen hayatımın ileriki bölümlerinde anlatacağım şekliyle gönlümde yer eden Adnan Menderes’in bir seçim gezisi için Adana’ya gelişlerinde elini öpmeme ramak kalmıştı…
Bu konuya ilerde tekrar döneceğim…
Şimdi asıl konumuza geliyorum:
Adana İmam Hatip Lisesi benim ortaöğrenimimi yaptığım okuldu…
Ağabeyim Hamdi Mert, komşu köyümüz Tekeli’den Arif Kır, Anamur’dan Hikmet Çınar ve Abdurrahman Alçın benden önce Adana İmam Hatip Lisesine gidenlerdi…
Ben amcamın oğlu Sefa Mert ve komşu köyümüz Köteklerden Ahmet Gübbük’le birlikte Adana’ya gitmiştim…
Adana İmam Hatip Lisesi’nde hem yatılı, hem gündüzlü öğrenciler eğitim görüyordu…
Ben yatılı olarak okula başlamıştım…
Adana’da yatılı okuyabilmek için bir veli’ye ihtiyacımız oluyordu…
Benim veli’m Faruk Akkülah isimli bir halı tüccarı olmuştu…
Faruk Akkülah aynı zamanda okulumuzda öğretmenlik yapıyordu…
Aynı okulda da müdür yardımcısı idi.
İntibak senesi olan ilk yıl çok şeyler öğrenmişdim…
Hem ders içi, hem ders dışı…
Adana o dönemlerde “yiğitlerin harman olduğu yer…”diye anılırdı…
Adana’ya gittiğim zaman ilk öğrendiğim cümleler: “Adana’lıyık, Allah’ın adamıyık…”cümleleriydi…
Okul içi faaliyetler yanında okul dışı faaliyetlere de çok önem verilirdi…
Dersten arta kalan zamanlarda kültürel faaliyet olarak sınıflar arası münazaralar ve bilgi yarışmaları düzenlenirdi…
Sportif faaliyet olarak da voleybol,basketbol ve güreş müsabakaları düzenlenirdi.
Diğer okullardan en büyük rakibimiz Adana erkek Lisesi idi…
Erkek lisesi ile hem kültürel faaliyetlerde hem de sportif faaliyetlerde mücadele eder, yarışmalar yapardık…
Kapalı spor salonunda yapılan voleybol müsabakaları gerçekten çok çekişmeli geçerdi…
Kızlar arası voleybol müsabakalarında biz Kız Öğretmen Okulunu, Adana erkek lisesi ise Kız Lisesini tutardı…
Kızlar arasındaki voleybol müsabakaları da çok büyük çekişmelere sahne olurdu.
Erkekler arasındaki voleybol müsabakalarında da Kız Öğretmen Okulu bizim okulu tutar, Kız Lisesi de Erkek Lisesini tutardı.
Sportif faaliyetlerde bizim en büyük başarımız güreş dalında olurdu…
En büyük sportif faaliyetlerimizden biri güreşti.
Benim okula başladığım yıl Türkiye'de de çok başarılı güreşçilerimiz vardı.
14 Nisan 1957'de Yaşar Doğu Avrupa şampiyonu olmuştu.
Aynı yıl Türk Güreş takımı Avrupa üçüncüsü olmuştu.
Okulumuzun yetiştirdiği güreşçiler Adana’da her yıl yapılan okullar arası müsabakalarda hep takım halinde birinci gelirlerdi…
57 kilo güreşçimiz Abdurrahman Çay, ağır siklet güreşçimiz Hüseyin Atlı ve 52 kilo güreşçimiz Ali Demirkazık yıllarca Türkiye şampiyonu olmuşlardı…
Hüseyin Atlı Dünya ve Olimpiyat şampiyonu İsmet Atlı’nın kardeşiydi…
En geç iki dakika içinde rakiplerini tuş ederdi…
Bu dakikaya 1 dakika daha eklemesinin sebebi seyircilerin isteğiyle güreşi uzatması olurdu…
Böyle başarılı bir ağır sıkletti…
Ali Demirkazık bizim sınıfımızdaydı…
Adana’nın yetiştirdiği bu yağız delikanlının gücünü hayranlıkla izlerdik…
Güreşte başarılı olması için bütün sınıf derslerde kendisine yardımcı olurduk…
Hatta bütün öğretmenlerimiz not vermede kendisine toleranslı davranırlardı ve biz öğretmenlerimizin bu davranışlarını takdirle karşılardık.
Ne yazık ki bu gençlerin elinden tutulmadı ve dünya şampiyonu olmaya namzet bu genç kabiliyetler hayatlarını başka alanlarda sürdürdüler…
Yıllar sonra karşılaştığımız Ali Demirkazık okulunu bitirdikten sonra bir firmada şoförlük yaptığını söylemişti…
Ellerinden tutulmadığı için hemen hepsi başka iş dallarına yönelmişlerdi…
Hoşça kalınız.