Daha sonraları Üniversite yıllarımda yaptığım araştırmalara göre benim doğduğum yıllarda devam eden İkinci Cihan savaşının etkileri Türkiye’de büyük ölçüde hissedilmiş…
Türkiye’de de hissedilen İkinci Cihan Savaşının etkileri benim doğduğum yerlere de yansımış…
Ben böyle bir dönemde dünyaya gelmişim…
Benim doğduğum yıllarda iktidarda Cumhuriyet Halk Partisi hükümeti varmış…
Cumhuriyet Halk Partisi döneminde İkinci Dünya Savaşı’nın da etkisiyle ülke genelinde yokluklar ve kıtlıklar hüküm sürüyormuş…
Ben doğmadan 3 yıl önce İkinci Cihan Savaşı döneminde sayın Şükrü Saraçoğlu;
09.07.1942 - 09.03.1943 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi 1’inci Şükrü Saraçoğlu hükümeti adıyla 13’üncü Türkiye Cumhuriyeti hükümetini kurmuş…
Benim doğduğum yıllarda Türkiye Cumhuriyetinin 14’üncü hükümeti olarak da 09.03.1943 – 07.08.1946 tarihleri arasında yine Cumhuriyet Halk Partisinin 2’inci Şükrü Saraçoğlu hükümeti varmış…
Bu devrin Türkiye’yi, ailemi ve beni etkileyen en büyük özelliği ülke genelinde “olağanüstü servet vergisi” adıyla “Varlık vergisi”nin konulmasıymış…
Sayın Şükrü Saraçoğlu başbakan ve sayın Fuat Ağralı maliye bakanı iken benim doğduğum yıllarda hükümet olarak varlık vergisi adıyla bir vergi kanunu çıkarılmış…
Bu vergi her zaman alınmakta olan rutin vergilerden ayrıymış…
Vergi için ödenecek olan miktar her İl’de kurulacak olan komisyonların yapacağı takdire bağlı imiş…
İl’lerde komisyonlar kurulmuş…
Komisyonlar kimin ne kadar ek vergi vermesi gerektiğini belirlemişler…
Komisyonların takdir ettiği vergiye itiraz etme, mahkemeye verme ve mahkemeyi temyiz etme hakkı da yokmuş…
Varlık vergisi yüzünden Cumhuriyet Halk Partisi hükümeti kimin elinde avucunda ne varsa vergi adı altında toplamış…
Ülke genelinde büyük mağduriyetler yaşanmış…
Babam bunları anlatırken bir konuda gözünden yaş gelmişti…
O konu şuydu:
Meğer o dönemlerde Anamur’da bir kurşun madeni varmış…
Bu kurşun madeni daha sonraları ülke genelinde ismi duyulan sayın Vehbi Koç’a aitmiş…
Sayın Vehbi Koç ortakları Mehmet Karamancı ve Canik Vertel’le Abanoz yolu üzerindeki “Vinç”adı verilen yerde dağdan Kurşun madenini çıkarıyor, kurdukları fabrikada işletiyor ve Bozyazı’daki yoğun duvar iskelesinden gemilerle yurt içi ve yurt dışına sevkediyorlarmış…
Bu madende çalışan yöre halkından yüzlerce kişi varmış…
İşlenen maden Tren’e benzer şekilde raylar üzerinde giden “takavil” adı verilen ve kömürle işleyen bir araçla fabrikadan Bozyazı’daki limana getiriliyormuş…
“Takavil” yolunda yokuşlarda gidemeyen “takavil”leri çekmek üzere atlardan ve katırlardan istifade ediliyormuş…
İçel Valiliğinin kurduğu komisyon bulundukları bölgede en büyük vergiyi ödeyip hükümetin gözüne girebilmek için adeta insanlara ve işletmelere kazançlarının iki misli varlık vergisi koymuşlar…
Maliyeti 100.000 lira olan Anamur Kurşun madenine de 200.000 lira varlık vergisi koymuşlar…
O dönemde babam sayın Vehbi Koç Anamur’a geldiği sıralarda kendisiyle görüşüyormuş…
Bunları sayın Vehbi Koç, babama anlatmış…
Babamla vedalaşırken demiş ki; “Fabrikayı kurşun madeni olmadığı için değil,konulan varlık vergisini ödeyebilmek için kapattık…”
Bunları anlattıktan sonra babam bana demişti ki;”Oğlum.Bunları GÜNLÜĞÜN’e yaz…Vinç’te çok büyük miktarda Kurşun madeni var…Bunları yaz ki ileride bu maden unutulmasın…”
Varlık vergisi ödenmiş, fakat fabrika kapanmış ve 100’lerce kişi işsiz kalmış…
İşte benim doğduğum yıllarda ülkemizin ve doğduğum yerlerin hali buymuş…
Varlık vergisi 11 Kasım 1942 yılında İkinci Cihan Savaşı döneminde ben doğmadan 3 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve 12 Kasım 1942 tarihinde resmgazetede yayımlanmış…Şu anda unutulmaya yüz tutmuş olan ve bütün Türk vatandaşlarının bilmesi gereken “Varlık Vergisi” kanununa göre;
Her İl ve İlçe’de olduğu gibi Anamur İlçesinde de kimin ne kadar vergi ödeyeceğini belirlemek için “servet tespit komisyonları” kurulmuş…
Vergi tahakkuk eden kimselere 15 günlük vergi ödeme süresi tanınmış…
Bu süre içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin malları haczedilerek icra yoluyla satılmış…
Malı satılamayanlar bedenen çalıştırılmak üzere “çalışma kampları”na gönderilmişler…
İşte o yıllarda “Varlık Vergisi” adı altında Türkiye genelinde pek çok insanımızın elinden mal ve mülkleri alınmış…
Bir kısım insanlarımızın malları haczedilerek “icra”
yoluyla satılmış…
Satacak malı bulunamayanlar “çalışma kampları”na gönderilmiş…
Bu vergi sebebiyle aile ve akrabalarımın bir kısmının da malları haciz edilerek elinden alınmış, bir kısmı da “çalışma kampları”na gönderilmiş…
Büyük ölçüde mağdur olan aile ve akrabalarım uzun yıllar kendilerini toparlayamamış…
Ailem bu sıkıntılar içerisindeyken, kıtlık dönemi sebebiyle ülke yokluklar içinde kıvranırken, ben dünyaya gelmişim…
Nasıl mı?
( devam edecek )