Mithat ÜNAL


Orman Değil, Doğa Kanunu

“Orman” kelimesi bizde sadece ağaç çağrışımı yapıyor. Sanki orman sadece yeşil yapraklı, gövdeli birer varlıktan ibaretmiş gibi. Oysa orman, bir ekosistemdir. İçinde milyonlarca canlıyı barındıran, hayatın kendisiyle nefes alıp veren bir bütündür.


Her yaz mevsiminde, ülkemizin ciğerlerinden biri daha yanıyor. Alevlerin arasında sadece ağaçlar değil, yüzbinlerce can yok oluyor. Kimi zaman bir karınca yuvası, kimi zaman yeni doğmuş bir kaplumbağa, kimi zaman da bir çobanın 20 yıldır gölgesinde soluklandığı çınar ağacı. Türkiye, son 5 yılda orman yangınlarıyla mücadelede ciddi sınavlar verdi. Ancak alınan önlemler, çıkarılan yasalar ve verilen cezalar hâlâ yeterli değil. 
“Orman” kelimesi bizde sadece ağaç çağrışımı yapıyor. Sanki orman sadece yeşil yapraklı, gövdeli birer varlıktan ibaretmiş gibi. Oysa orman, bir ekosistemdir. İçinde milyonlarca canlıyı barındıran, hayatın kendisiyle nefes alıp veren bir bütündür. Algılarımızı “ağaç” ile sınırladığımız sürece, o ağacın dalında yuva yapan kuşu, gövdesine tutunmuş sarmaşığı, toprağında yuvalanan böceği, altında serinleyen karacayı, mantarı, sincabı, kurdu, kurbağayı ve daha nice canlıyı görmezden geliriz. Ağaç Ormanda Anadır. Ananın koruduğu diğer canlıları, toprağı ve insanı… da algılamalıyız. İşte bu nedenle, artık “orman yasası” değil, “doğa yasası” yapmalıyız.
Bir orman yangını yalnızca “sabotaj” değildir. Bu; canlıya, yaşam döngüsüne, havaya, toprağa ve geleceğe karşı işlenmiş büyük bir katliamdır. Ve bu suçu işleyenler sadece "yangın çıkardı" diye değil, aynı zamanda yüz binlerce canlının ölümüne neden olmakla da yargılanmalıdır. Çünkü doğa bir bütün; içinde insanlar kadar, hatta onlardan çok daha masum canlılar var. Her bir canlının yaşam hakkı anayasa güvencesi altına alınmalıdır.
Öncelikle bu tür suçları işleyen kişilere dair kapsamlı bir tanımlama yasası yapılmalıdır. Bilerek, planlayarak doğaya zarar veren herkes “doğa düşmanı” olarak yasal bir tanım içine alınmalı ve cezaları bu kimlik üzerinden artırılmalıdır. Bu suç, tıpkı terör gibi “örgütlü” ve “topluma yönelik” bir tehdit olarak görülmelidir. Çünkü doğaya kasteden biri, dolaylı olarak topluma, ekonomiye, insana ve geleceğe saldırmış olur.
Suçun yalnızca faili değil, onun bu suçtan kazanç sağlayan ya da suçu bilip sessiz kalan çevresi de hukuki ve mali sorumluluk altına alınmalı. Bu noktada doğaya verilen zararın maddi karşılığı, yalnızca bir “para cezası” değil, aynı zamanda uzun süreli hapis ve kamu hizmeti cezaları ile desteklenmelidir. Örneğin, bir doğa katiline yıllarca ormanlarda ağaç dikme, rehabilitasyon alanlarında çalıştırma gibi cezalar verilmelidir.
Yeni oluşturulacak doğa yasası; karıncadan ayıya, sincaptan kelebeklere kadar her canlıyı kapsamalıdır. Çünkü doğanın döngüsü en küçük canlılarla başlar. Bir karınca kolonisinin yok olması, topraktaki hava geçişini bozar. Bir böceğin ölmesi, polenlerin taşınmasını engeller. Zincirleme olarak tüm sistem çöker. Bu nedenle doğaya zarar veren her kişi, sadece "orman yaktı" diye değil, o yangında kaç tür canlının sayı ortalaması alınarak can verdiği hesaplanarak cezalandırılmalıdır. 
Bu yasaların işlerlik kazanabilmesi için yalnızca cezalar değil, toplumsal bilinç de artırılmalıdır. Eğitim müfredatına “doğa etiği” dersi eklenmeli, çocuklara doğadaki canlılarla empati kurma yetisi kazandırılmalıdır. Yerel yönetimlerin doğa koruma gönüllüleri oluşturması desteklenmeli, medya yoluyla “doğa suçu” bilinci yaygınlaştırılmalıdır. Doğa cinayetlerine karşı kamuoyu bilinci ve hassasiyeti oluşturulmalıdır. 
Son olarak; doğaya dair bu yasal düzenlemeler anayasa düzeyinde güvence altına alınmalıdır. “Yaşam hakkı” yalnızca insanlar için değil, doğadaki tüm varlıklar için geçerli olmalıdır. Bugün doğanın yaşam hakkını savunamazsak, yarın kendi yaşam hakkımızı savunacak bir ekosistemimiz kalmaz. “Orman Kanunu” deyimi, insanı merkez alan ve doğayı sadece kaynak olarak gören eski bir bakış açısının ürünüdür. Artık zaman, doğayı bütün olarak gören yeni bir anlayışın yasasını yazma zamanı. Doğa Kanunu. Bu kanun yalnızca bir yasal metin olmayacak; aynı zamanda bizim doğaya karşı sorumluluğumuzu, sevgimizi ve borcumuzu temsil edecek. Çünkü doğa, bizim yalnızca evimiz değil; aynı zamanda geleceğimizdir.

Anamur Muzunun Marka Değeri Yükseliyor Umudunda Maalesef Başa Dönüldü

Nakit Para Tarih mi Oluyor?

Muz Üreticisine Yeni Sertifikasyon Programı İhracat Kapılarını Aralıyor

Muz Üretiminde "Akdeniz Rüzgarı"

Yeni Nesil Finansman Modeli: Türkiye'den Yeşil Tahvil Hamlesi

ABD Merkez Bankası'ndan Faiz Kararı Beklentisi: Küresel Piyasalar Fed'in Gelecek Rotasına Odaklandı

Muz Üretim Sezonu Zirvesi ve Fiyat Belirsizliği Anamur Ekonomisinde Stresi Arttırıyor

Mersin Uluslararası Limanı (MIP) Genişleme Projesi ve Çevresel Etkileri

Pamukta Kriz Alarmı: Üreticiler Destek Eksikliğiyle Alternatif Ürün Arayışına Girdi

TÜİK Açıkladı: Finansal Yatırım Araçlarının Kasım Ayı Reel Getiri Oranları Ne Durumda?

LİG TABLOSU

Takım O G M B Av P
1.GALATASARAY A.Ş. 16 12 1 3 24 39
2.FENERBAHÇE A.Ş. 16 10 0 6 22 36
3.TRABZONSPOR A.Ş. 16 10 1 5 14 35
4.GÖZTEPE A.Ş. 16 8 3 5 10 29
5.BEŞİKTAŞ A.Ş. 16 7 4 5 7 26
6.SAMSUNSPOR A.Ş. 16 6 3 7 4 25
7.GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ A.Ş. 16 6 5 5 -2 23
8.RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ 16 5 6 5 5 20
9.KOCAELİSPOR 16 5 6 5 -3 20
10.CORENDON ALANYASPOR 16 3 4 9 -1 18
11.ÇAYKUR RİZESPOR A.Ş. 16 4 6 6 -3 18
12.TÜMOSAN KONYASPOR 16 4 8 4 -8 16
13.GENÇLERBİRLİĞİ 16 4 9 3 -4 15
14.KASIMPAŞA A.Ş. 16 3 7 6 -7 15
15.HESAP.COM ANTALYASPOR 16 4 9 3 -14 15
16.ZECORNER KAYSERİSPOR 16 2 6 8 -17 14
17.İKAS EYÜPSPOR 16 3 9 4 -11 13
18.MISIRLI.COM.TR FATİH KARAGÜMRÜK 16 2 11 3 -16 9

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.