9636,03%-0,68
38,70% -0,18
43,55% 0,44
3950,27% -0,26
6417,69% -0,63
Küresel ekonominin son yıllarda karşılaştığı en büyük sorunların başında yüksek enflasyon geliyor. Pandemi sonrası toparlanma sürecinde artan talep, tedarik zinciri problemleri ve jeopolitik riskler, enflasyonun kontrol altına alınmasını zorlaştırdı. Bu süreçte, merkez bankalarının para politikaları, özellikle de faiz kararları, piyasalar üzerinde doğrudan etkili olmaya devam ediyor.
ABD Merkez Bankası (FED), son iki yıldır enflasyonu dizginlemek amacıyla faiz oranlarını kademeli olarak artırdı. Bu politikalar hem finansal piyasaları hem de tüketici davranışlarını doğrudan etkiliyor. FED Başkanı Jerome Powell’ın her açıklaması, yatırımcılar ve ekonomistler tarafından dikkatle takip ediliyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) da benzer şekilde faiz artışlarına giderek Euro Bölgesi'nde fiyat istikrarını sağlama hedefiyle hareket ediyor. Özellikle enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar ve dış ticaret dengeleri, Avrupa ekonomisini enflasyon açısından savunmasız hale getiriyor.
Gelişmekte olan ülkeler ise bu sıkılaştırma politikalarının etkisiyle sermaye çıkışları ve döviz kuru baskısıyla karşı karşıya. Türkiye gibi ülkelerde merkez bankalarının faiz kararları, sadece enflasyon değil aynı zamanda döviz kuru ve yatırım ortamı üzerinde de belirleyici oluyor.
Küresel çapta faiz artırımlarının etkileri zamanla daha net şekilde hissedilse de, merkez bankalarının bu politikaları sürdürülebilir büyüme ve ekonomik denge adına kritik önem taşıyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.