Bir gün, gökyüzü gri bulutlarla doluyken, küçük Elif evinin tavan arasında eski bir şemsiye buldu. Bu şemsiye sıradan değildi. Yağmur başladığında Elif, içgüdüsel bir merakla bu tozlu şemsiyeyi açtı. O anda etrafında garip bir rüzgar dönmeye başladı ve gözlerini açtığında bambaşka bir dünyadaydı...
Gökyüzü pembe tonlarında, ağaçlar mavi, nehirlerse gümüş renkte akıyordu. Elif birdenbire, konuşan hayvanların, uçan balıkların ve zamanın tersine aktığı bir dünyada bulmuştu kendini. Karşısına çıkan ilk kişi, dev bir kitap taşıyan bilge bir kaplumbağaydı. Kaplumbağa, Elif’e bu şemsiyenin eski bir büyücüye ait olduğunu ve yalnızca “kalbinde iyilik taşıyanlara” yeni yollar açtığını söyledi.
Elif, bu fantastik dünyada farklı diyarları gezdi. Rüzgar Ülkesi'nde uçan kedilerle yarıştı, Gül Bahçesi Krallığı’nda kokuya dönüşen duyguları keşfetti ve Zaman Kalesi’nde geçmişle geleceğin konuşmasına tanıklık etti. Her durakta kalbine bir iyilik tohumu ekti.
Ama büyülü yolculuğun bir sonu vardı. Şemsiye, görevini tamamladığında Elif’i yeniden kendi dünyasına getirdi. Fakat bu dönüş bir son değil, yepyeni başlangıçlara açılan bir kapıydı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.